Türkiye ile aynı zamanda AB üyelik müzakerelerine bağlayan Hırvatistan bu haziran ayında müzakereleri sonlandırmayı planlıyor. TRT TÜRK editörlerinden Ayşe Süberker’e konuşan Ivo Josipovic, Hırvatistan’ın müzakere sürecinden Bosna-Hersek’in geleceğine, Kosova’nın Avrupa ile entegrasyonundan Türkiye’nin Balkan Politikalarının bölgesel yankılarına dair birçok soruya yanıt verdi.
Süberker: Türkiye ve Hırvatistan AB üyelik müzakerelerine aynı zamanda başladı ancak siz 35 fasıldan 28’ini kapatmış durumdasınız ve haziran ayında hepsinin kapatılması bekleniyor. Bize biraz tecrübelerinizden karşılaştığınız zorluklardan bahseder misiniz?
Josipovic: Tabii ki çok kolay olmadı, çok önemli reformları hayata geçirdik. özellikle hükümetin yargı ve ekonomi konusunda yapması gereken birçok ödev vardı. Hala hayata geçirmemiz gereken reformlar var, ekonomi hala gündemimizde ve tabii ki subvansiyonlarla ilgili de yapılacak işler var kendimizi Avrupa sistemine adapte etmemiz gerek. Komşularımızla ilişkilerimiz çok hassas tabii ki, çünkü bizler savaş yaşadık. Ve tabii ki AB’deki geleceğimiz için Slovenya ile yaşadığımız sınır sorunu en önemli noktalardan birini teşkil ediyor, çünkü biliyorsunuz Slovenya bir AB ülkesi ve sorun çözülmeden hiçbir anlaşmaya onay vermeyeceğini söylüyordu ama sonunda adil bir çözüm bulduk. Henüz tamamen çözülmedi ama arabulucuların önerileri her iki taraf tarafından da uygulanabilir bulundu. Başka komşularla da sınır sorunumuz var ama bu AB üyeliğimizin önünde bir engel değil.
Süberker: Sizce Slovenya sizin AB üyeliğinizi veto edebilir mi?
Josipovic: Sanmıyorum. Bir anlaşma imzaladık, iyi dostluk ilişkilerimiz var, böyle bir şey için sebep göremiyorum.
Süberker: Peki müzakerelere dönecek olursak, sizce neden Türkiye Hırvatistan’ın bu kadar gerisinde kaldı?
Josipovic: Türkiye önemli reformları hayata geçirdi ama asıl sorun bu değil. Türkiye ve Avrupa’nın bazı kültürel, tarihi, dinsel farklılıkları var ve her iki tarafın da bu farklılıkları kabul etmesi ve bunun aslında bir zenginlik olduğunu anlamaları zaman alacak. Ama eminim ki ileride bu farklılıklar da ortadan kalkacak.
Süberker: Kulübe katıldığınız zaman Türkiye’ye yönelik tutumunuz nasıl olacak? Çünkü halihazırda Fransa ve Almanya’nın itirazları var, siz destek verecek misiniz?
Josipovic: Elbette. Bu yola beraber başladık. Her iki ülkenin de ortak bir hedefi bu, o yüzden er ya da geç bu da gerçekleşecektir.
Süberker: Bosna-Hersek’in geleceğine bakacak olursak, hala bir hükümet kurulamadı. Diğer yandan Türkiye Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna arasında bir girişim başlattı. Türkiye’nin bu girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Bosna’nın istikrara kavuşturulması için neler söylersiniz?
Josipovic: Türkiye’nin Balkanlarda önemli bağlantıları var. Özellikle de Bosna’daki Boşnaklar ile sıkı bağlara sahip bir ülke. Tecrübeli ve güçlü bir ülke olarak Türkiye bu sürece büyük katkılar sağlayabilir. Bence tüm komşular ve dostların Bosna-Hersek’e yol göstermesi, bir takım tavsiyelerde bulunması çok önemli ama yine de nihai kararın dışarıdan bir müdahale olmadan Bosnalılar tarafından verilmesi gerekiyor.
Süberker: Sırbistan’ın Bosna’daki Sırp Cumhuriyetini desteklediği, Hırvatistan’ın ülkedeki Hırvatları, Türkiye’nin de Boşnakları desteklediği konusunda bazı iddialar var. Siz bunlara katılıyor musunuz?
Josipovic: Hayır, pek katılmıyorum. Elbette oradaki insanlarımızı destekliyoruz çünkü bu anayasamızda da mevcut bir madde ama onların içişlerine asla karışmak istemiyoruz. O anlamda bir desteğimiz olmadığını söyleyebilirim. Hırvatistan’ın tüm politikaları gerek Bosna-Hersek gerekse diğer ülkelerde Hırvat’ların eşit haklara sahip olması ve siyasi hayata katılabilmeleri üzerine kurulu. Bir diğer nokta da Bosna-Hersek’in AB ve NATO’ya katılım kriterlerini karşılayabilmesi için tam bir birlik içinde olması ve bunun devamının sağlanması.
Süberker: Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğünden endişe duyuyor musunuz?
Josipovic: Hayır hayır böyle bir şey söz konusu olamaz. Süberker: Balkanlardaki son duruma bakacak olursak, Sırbistan da dahil olmak üzere bir çok ülke lideri bölgede uzun vadeli sürdürülebilir bir çözümden yana olduklarını söylüyor ancak hala sınır sorunları var. Siz Bosna-Hersek’le de benzer bir sorun yaşıyorsunuz Neum kenti üzerinden yapmak istediğiniz köprü var.
Josipovic: Köprü Neum üzerinden yapılamayacak. Köprü Hırvat toprağını Peljesac yarımadasına bağlayacak. Bu Hırvatistan’ı ilgilendiren bir konu, orası bizim toprağımız o yüzden üzerine istediğimizi inşa edebiliriz. Ama diğer yandan Bosna’ya saygı duyuyoruz. Onların topraklarına müdahale etmek istemiyoruz. En kısa zamanda bu toprak sorununun çözümünden yanayız. Ayrıca ilişkilerimiz açısından da bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu da yine arabuluculuk anlaşması ya da uluslar arası adalet divanı nezdinde çözebiliriz ama şimdilik ilişkilerimiz açısından bir tehdit teşkil etmiyor diyebilirim.
Süberker: Sırbistan’la olan ilişiklerimiz için neler söylersiniz? Siz de Kosova’yı tanıyan ülkelerden birisiniz ve Belgrad’ın bu konudaki sert tavrını da biliyoruz. Bu durum ilişkilerinizi etkiledi mi?
Josipovic: Bu durumu elimizden geldiği kadarıyla idare etmeye çalışıyoruz. Hırvatistan, hem Kosova hem de Sırbistan’la iyi ilişkiler kurmak istiyor. Şu an itibarıyla Kosova ile ilişkilerimiz iyi bir düzeyde ama Sırbistan’la çok daha ileri bir seviyede. Tabii Sırbistan’la sadece Tuna nehri üzerinde sıkıntı yağamıyoruz, aynı zamanda savaşın da yol açtığı sorunları çözmemiz gerekiyor. Her iki taraftan da birçok insan hala kayıp. Hırvatların sayısı Sırplardan çok daha fazla. Aynı zamanda savaş suçluları hala hak ettiklerini bulmadılar, adalet olmadan barış da olmaz. Ama şimdi savaş suçluları konusunda daha sağlam bir işbirliği içerisindeyiz. Belgrad’ta savaş suçlularını yargılayan özel bir mahkeme var ve onu bir benzeri Hırvatistan’da da var. Yavaş yavaş bu doğrultuda yol almaya başladık. Diğer yandan da ekonomilerimizi derinden etkileyen bir mülteci sorunumuz var. İki taraftan insanlar ülkelerinden uzaktalar ve işsizler. Siyasi açıdan her şey açık ve net, ancak ekonomik olarak olanakların düzeltilmesi gerekiyor.
Süberker: Sizce Balkanlar yakın bir zamanda geçmişin tatsız tecrübelerinden kendini kurtarıp sağlam bir barışa adım atabilecek mi? Çünkü siz 1990’larda Hırvatistan’ın Bosna-Hersek’in bölünmesi için devreye girmiş olmasından pişmanlık duyduğunuzu açıklamıştınız. Bu da kamuoyunun tepkisini çekmişti. Sizce Balkan insanının her şeyi geride bırakıp mutabakata varması kolay mı?
Josipovic: Olayları arkada bırakmak, unutmak anlamına gelmez. Çünkü tarihten ders çıkarmamız gerekiyor ve tarih gösteriyor ki Milosoviç’in politikaları tüm bu savaşın yaşanmasına ve çetrefilli sorunların başlamasına sebep olmuştu. Ama şunu asla unutmamalıyız, sadece bir ülke değil pek çok ülke savaş suçu işledi. Herkes pişman oldu ama savaşta akrabalarını kaybetmiş insanların bu acıları unutması imkansız. Ama bundan sonra herkesin birbirine inanacağı, güveneceği sağlam bir işbirliği yapmanın zamanı geldi. Bundan beş on sene önce Hırvatistan-Sırbistan ilişkilerinin düzeyi ile bugünkünü karşılaştırırsanız çok büyük fark olduğunu göreceksiniz. Bu yüzden savaşta yaşananların bir şekilde üstesinden gelebilmiş olduğumuz ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakma şansına kavuştuğumuz için gurur duyuyorum.
Süberker: Ama geçen ocak ayında Tihomir Pudra Bosna’da tutuklanmış ve Sırbistan’a gönderilmesi gündeme gelmişti. Ülkenizde geniş çaplı protestolar düzenlendi. Bu konuda neler söylersiniz?
Josipovic: Hiçbir şey. Sorun çözüldü. Hırvat askerlerine yönelik bu tip suçlamalar Miloşeviç zamanında ortaya atılmıştı ama şimdi çözüme kavuşuyor, dosyalar temizleniyor.
Süberker: Ama Sırbistan Pudra’yı savaş suçlusu olarak görüyordu?
Josipovic: Evet ama artık hakkındaki suçlamalar düştü. Çünkü Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki işbirliği sebebiyle savcı da Purda’nın savaş suçu işlemediğine karar verdi.
Süberker: Peki, Sırbistan’ın savaş suçluları konusundaki tavrına ne dersiniz? Mladic hala yakalanamadı.
Josipovic: Savaş suçlularını, özellikle böyle önemli isimleri yakalamak çok önemli. Zaten Sırbistan hem AB’ye hem de uluslararası topluma Mladic’i yakalama sözü verdi. O yüzden bu sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor
Süberker: Peki, son olarak Kosova’nın geleceği için neler söylemek istersiniz? Dünya üzerinde 75 ülke Kosova’nın bağımsızlığını tanıdı. Sizce Avrupa ile entegrasyonu mümkün olacak mı?
Josipovic: Elbette. Bunun hemen olmasını beklemiyoruz ama bir gün mutlaka entegrasyon sağlanacaktır. Artık Sırbistan’la Kosova arasında da müzakereler başladı bu yüzden yavaş yavaş da olsa sorunlarını çözecekler ve AB üyesi olacaklar